Şeker Portakalı | Kitap Yorumu

Küçük bir çocuğun dünyasına giriyoruz.Yoksullukla boğuşan hayatına,çalışmak zorunda kaldığı için annesizliğine,işsiz olduğu için öfkeli babasına,hepsi ayrı huyda ablalarına,küçük kardeşine karşı ağabeyliğine tanık oluyoruz.Tüm bu karmaşada çocuk kalabilmesine,büyümesine şahit oluyoruz.
Öncelikle bilinsin isterim bir çocuğun hayatını böylesine iyi anlatan başka roman okumadım. Zezé'nin büyükleri anlamaya çalışması,hayal dünyası,yaramazlıkları,sevgisi,nefreti çok gerçekti.
Kitap yüreğime öyle işledi ki...Zezé'nin yaramazlıklarından yaka silken herkes onu şeytanlıkla suçladı.Sırf haylazlık etti diye yediği dayaklar..İçim cız etti ya!Kitabın içine girip Zezé'ye sarılmak onu teskin etmek istedim.Ve bu duruma o kadar alışmış ki.Kötü dayak yediğinde iyileşene kadar kimsenin ona dokunmayacağını öğrenmiş,annesinin bilerek ince odunlarla vurmasını,ablasının ne zaman kulak çekip ne zaman şaplak atacağını yüz ifadesinden anlaması tüm bunlar beni kahretti.Bazen kendinin bile şeytan olduğuna inansa da sadece yaramaz bir çocuktu.
Zezé'nin Portekizliyle dostluğu,sevildiğini hissetmesi ve buna ne kadar da muhtaç olması bana çok önemli bir şeyi fark ettirdi.Ailedeki herkes Zezéyi seviyor ama gösteremiyordu.Çünkü anne fabrikada,baba işsizlikten mutsuz,ablalar evi çekip çevirmek zorunda.Yaramazlık yaptığında belki disiplin etmek için belki başka türlüsünü bilmedikleri için dövdüler Zezé'yi.Ve çocuk dayakla sevgiyi bağdaştıramıyor.Yani Zezé ilk defa Portekizli tarafından sevilmedi,Zezé ilk defa sevildiğini hissetti.
 Bizde de hem severim hem döverim diye bir laf vardır ya.O kadar yanlış ki!!!Bunu bir çocuğun anlamasını bekleyemeyiz elbet.
 Portekizli öldükten sonra babası iç buldu,annesi hep yanında olacak,daha iyi bir eve taşınacaklar ama Zezé'nin gözlerindeki hüznü son satıra kadar hissettim.
0

Dikenler Tacı Çiçeğim



Çiçek yetiştirmeyi küçüklükten beri severdim.Hele karşı komşunun pencereye dizdiği çiçekleri bir görseniz..Sanırsın ön bahçe.Renk renk,boy boy,çeşit çeşit.
Ama annemin hiç çiçeği yoktu -biz hariç😏-Bendeki hevesi görünce kardeşimle bana birer menekşe alıp pencerenin önüne koymuştu. Allah'ım nasıl heyecanlıydık!kendime orman kurmuştum sanki.İyice büyüsün diye bol bol sulardım.Saksı sazlığa dönse de yaprakları iç dış yıkardık.Üç güne kalmaz ölürdü haliyle.Biz üzülünce annem yenisini aldı ama onun da kaderi diğeriyle aynıydı.Çiçek bakmak o zaman çok zor gelmişti ve vazgeçmiştik.
 Ta ki annemin arkadaşını ziyaretine kadar.Olay aynen şu şekilde olmuş:
Annem arkadaşının evine gitmiş,kadının da bissürü çiçeği var ama bakmaktan bıkmış.Hatta ölsünler diye su vermiyormuş cani.Annem de 'ver bizim kızlar bakar' deyince canına minnet hemen vermiş tabi.
Annem elinde çiçekle gelince tüm sevdam yeniden depreşti ve çocukkenki önyargımdan sıyrılıp kolları sıvadım.Çiçeğin adını bile bilmezken😃
 Hemen çiçeğin türünü bulan bir uygulama indirip resmini çektim.O an çocuğumun cinsiyetini öğrenmiş kadar duygusaldı😂Çiçeğin bir sürü adı var.Sırayla bahsetmek gerekirse:
•Euphorbia milii, iki metreye kadar uzaması ve gövdesinin dikenli olması sebebiyle ülkemizde Dikenler Tacı olarak bilinir.(İsmindeki asalete bakar mısınız)
•Latin Amerika'da Corona de Cristo olarak biliniyor. (bildiğimiz koronayla ya da Monte Cristo Kontu'la hiçbir akrabalığı yoktur😛)
•Madagaskar'a özgü bir bitki olduğu da söyleniyor diğer adının Japon Gülü olduğu da
•Doğu Hindistan ve Nepal'de tanrının vücut bulmuş hali olduğuna inanılıyor.

Akıbeti benim menekşelerle bir olmasın diye bakımı hakkında etraflıca bir araştırma yaptım.Şanslıyım ki suyu seven bir bitki.Toprağın hep nemli kalması, yapraklara da sık sık su püskürtülmesi gerekiyor.Tam benim aradığım:) Öyle ayda yılda bir sulanan, kırk yılda bir bakım isteyen çiçekleri sevmiyorum.
Neyse efendim benim çiçeğim şefkatli kollarımda dallandı budaklandı ben de bunu çoğaltayım bari dedim.Kesip küçük bir saksıya ektim.Küçük kardeşim bunu görünce nolur benim olsun nolur benim olsun diye tutturunca her gün yarım çay bardağı su ver dedim.Bardakla nası içirem diye bi soruya maruz kaldığım doğrudur.Velhasıl bizimkisi yarım su bardağı suyu boca etti."Ben çay bardağı ver demiştim" deyince "Tamam o zaman" deyip yarım çay bardağı daha döktü😑Bana birini hatırlatıyor ama kimi?
Neyse ki menekşe gibi narin bir bitki olmadığı için zarar görmedi.Çiçeği ölüp de hayal kırıklığına uğramamasına çok sevindim.Kardeşim çiçeğinin adını da Su Açgözlüsü koydu.💧💧💧
0

copyright © . all rights reserved. designed by Color and Code

grid layout coding by helpblogger.com