Selamlar!
Ben ekmeksiz yaşayamayanlardanım. Yani yaşayamayanlardandım. Peki siz Çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız? Şey yani ekmeksiz yapamayanlardan mısınız? Eğer öyleyse bu yazı tam size göre. Adım adım ekmekten nasıl uzaklaştığımı anlatacağım.
Ekmek Bağımlılığı
Ekmek kültürümüzde kutsal sayılacak kadar değerli. Evet öyle, bence de çok kıymetli ama ekmek yemek sevap değil ya da yememek günah değil. Nimete saygımız sonsuz elbet ama ya bize zarar veriyorsa ve hatta ona bağımlı hale geliyorsak? İşte uzaklaşmak için yeterli sebepler.
Alo 171 sigara bırakma hattıysa Alo 172 ekmek bırakma hattı olsun. Çünkü toplumca bu bağımlılığın pençesindeyiz bence. Ben ne zaman azaltmaya çalıştıysam gözüme daha cazip geldi. Daha taze, daha sıcak, daha lezzetli. İki dilim sınır koyduysam üçe dörde esnedi o sayı. O yüzden artık radikal bir karar almanın zamanı gelmişti.
Ekmeği Çeşitlendirmek
İlk karar beyaz ekmekten vazgeçmek oldu. Tam buğday, çavdar, kepek, tam tahıllı hepsini denedim. Fırından aldıklarım kuru geldi yutmakta zorlandım desem yeri. Beyaz ekmek kadar yumuşak değil sonuçta. Bu sefer marketten paketlenmiş ekmek aldım. O da çok nemli hatta tatlı geldi. Onu da sevemedim. Karantina da herkes gibi ben de ekmek pişirdim -pamuk gibi yumuşak oldu, WhatsApp gruplarında paylaşıldı- ama her seferinde pişiremezdim değil mi? Ölümü görünce hastalığa razı oldum ve fırından tam buğday ekmeği yemeye başladım.
Miktar
Cinsini değiştirsem de miktarı ayarlayamadım günde yarım ekmek rahat yiyordum. Kahvaltıda; menemenle, yumurtayla, zeytin, peynir, reçel ne varsa yanında birer lokma ekmekle, öğle- akşam yemeklerinde; çorbanın yanında, salatanın yanında, ana yemek yanında mutlaka ekmek yeniliyordu. Yemek bitince tabağı sıyırmak için, midem kazınınca küçük bir sandviç yapmak için hep elimin altındaydı. Miktarı azaltmak için başka yerine koyacak başka şeylere yöneldim.
Alternatifler
Zaten çok moda olan yulafı denemeye karar verdim. Yeni lezzetlere sonuna kadar açığım. Bildiğim bilmediğim tüm tatları denemek benim için hobi sayılır. Ama yulafa alışamadım. Her türlüsünü pişirdim; sütlü yulaf, meyveli yulaf, yulaflı omlet, yulaflı müsli... Tok tutuyor mu, tutuyor. Ama benim için sürdürülebilir olmadı.
Son Nokta
Tüm bu ıvır zıvırla uğraşmaktan bıktım ve mücadelemde öldürücü darbeyi yaptım. Ekmeği tamamen kestim. Kahvaltıda bile yemedim, tabağı sıyırmak için bile yemedim. 21 gün boyunca kırıntı tanesi bile ağzıma almadım.
Başlarda sadece sulu yemek yiyor gibi hissettim. Sanki sadece çorba ve su içmek gibiydi. Artık alıştım ve ekmek olmadan gayet güzel yaşanılabilir olduğunu gördüm.
Şunu belirtmek gerekir ki bu 21 günde tek amacım ekmeğe olan düşkünlüğümden kurtulmaktı. Karbonhidratsız veya glutensiz bir diyet yapmadım. Bu sebeple pilav, börek ve simit yediğim zamanlar oldu. Bu yüzden yoksunluk yaşamadım ve alışma sürecini kolaylaştırdı.
Kader Anı
21 gün ekmeksiz ve sadece iki öğün beslendiğim için 2 kilo verdim!!!
Kalıcı olması için ekmekle aramdaki mesafeyi korumak zorundayım. Ama asıl müjde kilo vermek değil bu ekmeğe olan düşkünlüğümü yenmekti. Sonuçtan memnunum ve kendimle gurur duyuyorum.
Söylemek istediklerim bu kadardı. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
Hoşça kalın!
Ben günde 1.5 ekmek yiyorum ortalama. Ve zararlarını en ince ayrıntısına kadar öğrenip azaltma ihtimalim dışında asla vazgececegimi sanmıyorum. Sonuçta "Halkımız makarnayı bile ekmekle yiyor." 😁kutlarım seni. Azmine hayran kaldım.
YanıtlaSil