Hükmen Aşçı

 


Merhabalar!

Size yemek pişirmede hiç mahir olmasam da nasıl hükmen aşçı sayıldığımdan bahsedeceğim. Yaşadığım iki olaydan sonra kendime bu unvanı verdim.

1.Olay: Amcamla Tatlı Sert

Günlerden bir gün annem baklava açıyordu. Ben de fındık serpip, nişasta getirerek, fazlalık yufkayı keserek yamaklık yapıyordum. Baklava bitmesine yakın son katları ben açayım diye anneme dil döktükten sonra iki yufka açtım. E bu durumda baklavayı ben yapmış sayılıyorum:)

O günün akşamında amcam Almanya'dan gelmişti, 'ben yaptım' diyerek tatlıları servis edince Allaaah! Bir övgü, bir iltifat, kıtır kıtır olmuş, şerbetini de çekmiş,  anlata anlata bitiremediler. Amcam gelmesinin şerefine yaptığıma hükmedip onure olup sosyal medyaya resmini  bile koydu;)

#yiğenimhoşgeldintatlısı

Amcam artık her seferinde benden baklava ister oldu. Çoğu kez türlü bahanelerle bertaraf etsem de kaçış da bi yere kadar. En sonunda ısrarlara direnemedim ve tel kadayıflı muhallebi yaptım. Amcam 'tembel tatlısı bu' diyerek kabul etmedi. E tabi baklavadan sonra şanıma gölge düşürmüştü.

Bize geldiğinde baklava yapmayacağını anlayan amcam taktik değiştirdi ve onlara misafirliğe gittiğimde oklavayı elime tutuşturdu. İtiraf etmenin zamanı gelmişti. Ne kadar ben yapmamıştım desem de inandıramadım. Amcamın bana olan güvenine şaşkın, yengemin 'iş açtı başıma' bakışlarından tedirgin halde kolları sıvadım.

Ve açtım. Evet oldu. Her ne kadar az katlı olsa da, yufkalar karton kadar olsa da oldu. Daha da tuhafı çok lezzetli oldu. Nası bi can korkusuyla yaptıysam😂😂

Ve böylece misafir umduğunu değil bulduğunu yer atasözüne alternatif getirdik. 

#misafir ev sahibine umduğunu yedirir#


2. Olay: Lafla Pilav Pişerse Deniz Kadar Yağı Benden

Pilav yapmayı vakti zamanında denemiştim. Ama ya lapa oldu ya kuru. Evdekiler de 'sen yapma biz yaparız' diyerek kalbimi kırınca, sonra da 'pilavı herkes yapamaz zaten' diye telafi (!) edince kabullenip vazgeçmiştim. Ta ki geçtiğimiz Ramazan ayına kadar.

İftara dakikalar kalmıştı ki  bizimkiler pilavı kim pişirsin, ben pişiririm, sen pişir, hala pişirmedin mi diyedururken 'iş başa düştü! diye aldım sazı elime.

Bir yandan arpa şehriyeyi kavururken diğer yandan salatayla boğuşuyordum. 'Eyvah yandı galiba! Yok yaa tam kavruldu, artık olduğu kadar.' 

Böylece ezan okunmadan hem pilavı hem salatayı çıkarttım. Yemekteyiz yarışmasındaki rakipler kadar tatlı dilli ailemin beğenisine sundum. Gerçekten beğendiler. Ben de şaşırdım, şimdi beğenip arkamdan 1 puan verirler sandım. Ama hem lezzetli olmuştu hem de tane tane:) O yorgunlukla karışık gururu anlatamam. İstanbul için iftar, benim için iftihar vaktiydi anlayacağınız.😊

Diğer yemekleri çok güzel yapamasam da baklava ve pilavı böylesine lezzetli yaptığım için, teselli ödülü mahiyetinde, kendime bu unvanı verdim. 

6

Ören Bayan

 

Merhaba Dostlarım! Bugün on parmağımdaki tek marifet olan örgü maharetimden bahsedeceğim.

Örgü örmeyi on yaşımda annemden öğrendim.Ve çok sevdim.Hatırlıyorum o yaz köye gittiğimizde teyzemin ipiyle şişlerini alıp örmüştüm de örmüştüm.Bütün çileyi örüp bitirmiştim,köydeki diğer çocuklar camideki kurstan sonra örgümü görmeye gelmişlerdi.Hayretler içinde hepsini sen mi yaptın diyorlardı:) Nası hoşuma gitmişti.Gülüşümü zor saklıyordum. 

Neyse efendim sorun şu ki ben düz örmeyi biliyordum,öyle dümdük.Model desen yok,kazaktır,atkıdır hiçbiri değil.Seyirlik ördüğüm şey lif olmak için fazla büyük,paspas olmak için fazla küçük olunca makus kaderini yaşadı ve sökülüp yumak haline geri döndü.Kısacası un var,şeker var,yağ var ama helva yapamıyorum.

Taa ki geçen seneye kadar.Bir dernek yetimhaneye bağışlanmak üzere atkı örme kampanyası başlatmıştı.Ben de fırsat bu fırsat tüm meziyetlerimi sergilemek üzere yün almaya gittim.Bir kız çocuğu bir erkek çocuğu için ebruli ip alıp youtube da izlenmedik video bırakmayıp lastik örgüyle atkı bere ördüm.Beklenmedik derecede güzel oldu.O özgüvenle kendime çanta bile ördüm.

Kalfalık Eserim

Beş ters beş düz ilmekle yapılan oldukça basit bir çanta.Zor olan kısım sapı çantaya tutturmaktı,o da bir kaç denemeden sonra oluverdi.Çantamı takıp dışarı çıktığımda bir kadın kırmızı ışıkta 'Ne güzel olmuş,inceleyebilir miyim?'diye sordu.İşte o zaman köydeki çocukların örgümü görmeye geldiklerindeki gururu yaşadım😂

Malum kış yaklaşıyor bir atkı da kendime öreyim dedim ve cepli atkı ördüm.Hem ellerinizi ısıtıp eldiven görevi görürken hem de peçete koymak için...ay aman sadece cool duruyor diye ördüm.Ama hala işlevsel😊😇

Aynen bu modeli yaptım.Lacivert renk ve haroşa model.Ben cepleri daha küçük yaptım,burdaki gibi alttan kıvırmak yerine istediğim ebatta örüp üzerine diktim.😇
Şu sıralar bebek battaniyesi örüyorum.Amcamın dünyalar tatlısı bir kızı oldu.Bi de güzel ki anlatamam.Amcama dedim ki 'Amca kızın çok güzel galiba tacımı ona devredeceğim.' Bi afallamadı değil😂😂

Değinmek istediğim bir diğer konu örgü-yaş ilişkisi.Arkadaşlar bence örgü sadece yaşlı insan aktivitesi değil.Belki boş zamanları olduğu için yaşlılarca rağbet görmüş ama gençler hep mi meşgul canım.Televizyon izlerken,telefonla konuşurken,alt yazılı bile izlerken rahatlıkla yapılır.Çünkü bir kere elin alıştı mı otomatik pilota bağlıyor.


Son husus örgü-cinsiyet bağlamı.Bence örgü sadece kadınlara mahsus değil.Tamam kahvehanede birbirlerine örnek versinler demiyorum ama örgü ören erkek görünce yadırgamak da abes geliyor.Benim erkek kardeşim üçe giderken örmeyi biliyordu.Geçenlerde kendine atkı ördü kullandı mis gibi.
  Halihazırda evde olduğumuz şu günlerde belki siz de örmeye başlarsınız.İçinde olduğumuz endişeli ve stresli dönemde sakinleşmek isteyen,kendi ürettiğini kullanmanın verdiği gururu yaşamak isteyen varsa şimdiden kolay gelsin diyorum.Yumak dolusu sevgiler!!!
0

copyright © . all rights reserved. designed by Color and Code

grid layout coding by helpblogger.com