Secret Forest | Dizi Yorumu







Dizinin konusu her yerde 'Empati duygusundan yoksun bir savcı ile polisin rüşvet ve seri cinayetleri çözmek için ortaklaşa çalışması' diye geçiyor.
Ben de Partners of Justice dizisi gibi her bölüm bir cinayetten diğer davaya,bir otopsiden öbürüne,mahkeme salonundan hapishaneye bir çok konunun işlendiğini düşündüm.
Öyle değildi ne yazık ki.Bir cinayeti çözmeye çalışan savcı ve rüşvetleri,kirli yüzleri gün yüzüne çıkmasın diye entrika çeviren üstleri vardı.Aslında hiç sevmediğim bir tür ama soluksuz izledim.Eskiden dizi arasında geçen deri koltuklu bakan odasında konuşmalardan ibaret olan sahneleri atlardım, bu dizi tamamen o konsepteydi. Sonuna kadar izleyebildiysem büyümüşüm demektir.
  Bir ikinci husus savcının empati duygusundan yoksun olması.Çocukluğunda geçirdiği beyin ameliyatı neticesi duygusuz bir hayata mahkum kalmıştır ve bu durumun davaları nasıl etkileyeceğine vurgu yapılmak istenmiş. Empatiden yoksunluğunun ben çok fark etmedim.Daha çok ifadesiz bir tavırdaydı.Hatta sadece soğukkanlı ve rasyoneldi.Olması gereken bu değil mi?
  Sırasıyla karakterlere geçelim öyleyse.

Hwang Shi-Mok


Yukarıda da bahsettiğim gibi empati duygusundan yoksun savcımız zeki ve doğru bildiği yolda yürüyen, dürüst bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.Çevresinde olup biten olayların iç yüzünü,dönen dolapları,örtbas edilen suçları farkında olan savcımız sadece gerçeğin peşindedir.Cinayet zanlısının peşine düşen Hwang Shi-Mok devlet görevlilerinin rüşvet alışverişini,bakanların yolsuzluklarını,büyük şirketlerin adli memurlar üzerindeki etkisine varıncaya kadar tüm saklı kalmış sırları gün yüzüne çıkarır.

Han Yeo-Jin


Dedektif Han Yeo-Jin, Ssavcı Hwang Shi-Mok'a dava sürecinde çok yardım etti.Kimseye güvenilmeyen bir zeminde birlikte takılmadan yürüdüler.Araştırmada,tanık korumada,delil aramada büyük etkisi oldu.Dedektif Han'ın en zorlandığı an takım arkadaşlarının yozlaşmış olduklarını öğrendiği andı.Kabullenemeyişini çok güzel yansıttı.Yıllardır birlikte çalıştığın,güvendiğin,örnek aldığın meslektaşlarının yolsuzluklarını reddetmesi çok gerçekçiydi.
 Benim anlamadığım şey makam koltuğuna oturanlar neden bu hale geliyor.Emniyet müdürünün reşit olmayan kızla skandalı,Savunma bakanının Japon menşeili silahları Ukrayna yapımı gösterip devlet parasını söğüşlemesi,selam vermek gibi rüşvet verilmesi...Herkes yapılanın yanlış olduğunu bildiği halde kendilerini haklı görmeleri kabul edilir gibi değil.
 Epikuros'un, 'Yaşamında komşunun farkına vardığı zaman utanacağın hiçbir şey yapma.' sözü artık o kadar değersiz ki.Günümüzde utanılacak şeyler komşuyla yapılır oldu.
 Diziyi izlerken onu fark ettim. Komiserin yanlışını amiri örtbas ediyor ilerde çıkar sağlamak uğruna vs. Hepsi göreve büyük bir heyecanla başlarken zamanla olağan bir süreçmiş gibi ahlaksızlaşmalarını izledik.
Dedektif Han geçeği kabullendikten sonra doğru olanı yaptı.Amirini bizzat sorgulaması,takım arkadaşıyla arasına mesafe koyması herkesin aynı yanlışı yapmayacağını kanıtladı.

Savcı Seo Dong-Jae

City Hunter'daki savcı rolüyle kalpleri fethederken burada tam aksi roldeydi.Sivri sakallı sinsi vezir mi desem,boz ala boz başlıklı pis porsuk mu desem anlayacağınız tam bir çanak yalayıcıydı.Başsavcının kuyruğunda tüm kirli işlerini halleden,çıkar için şekilden şekle giren mide bulandırıcı bi tipti.
Ahh bu sahne...Bende hasar bırakmıştı.
Aslında diziye Lee Joon Hyuk için başlamıştım. City Hunter'daki savcı rolünü üstüne 365'deki dedektif hallerini izledikten sonra hemen atladım.Böyle olacağını beklemiyordum.
 Her neyse,başlarda sinsi sinsi kapı dinlemeler,delil karartmalar,koğuculuk yapmalar derken sona doğru katili yakalamak için Savcı Hwang'a yardım etti.Bence ikinci sezon daha aktif rol alacak.Ve lütfen iyi karakterde olsun.
Başsavcı Lee Chang Myung

En gizemli olan karakterdi.Tuhaf bir şekilde hem en güvenilir hem en tehlikeli olandı.Bir yandan katili yakalamak için Savcı Hwang'a yetki verirken diğer yandan yollarını tıkıyordu.

Dizinin sonu beklenmedik bitti aslında.Başsavcı rüşvet olayını ortaya çıkarmak için iki yıldır içlerine sızmış,olayın patlak vermesi için suçluyu öldürtmüştü.Sonunda kahraman gibi izlenim verdiler ama cinayete azmettirdiği için o da katil.Her şeyi ifşa edip intihar etti.İntihar Asyalılarda çok şerefli bi'şey galiba. Reenkarnasyona inandıkları için hayatlarından çok kolay vazgeçebiliyorlarmış.
 Bizde de İzmit Körfezindeki köprünün Japon mimarı, çelik halatın kopmasından kendisini sorumlu tutup intihar etmişti.Kendini buna mecbur hissetmek veya seçenek olarak görmek gerçekten korkunç.Çünkü her şey sensiz de devam edecek.


Ara ara yola çıktığımızda, ilk adımı attığımızdaki niyeti hatırlamakta fayda var.Uzunca yürüdükten sonra baştaki heyecan hep sürmese de amacımız değişmemeli.Sapmadan dümdüz yürüyebilmemiz dileğiyle hoşça kalın.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

copyright © . all rights reserved. designed by Color and Code

grid layout coding by helpblogger.com